SİZE KENDİMDEN BAHSEDEYİM PART 3

 Soğuk algınlığına bağlı bir gün ara versekte fikirlerimi paylaşıp size kendimi tanıtmaya devam edeyim:

İşçi İşveren konusunda tamamız sanırsam. Bu konunun da etkilendiği saygı ve sevgiden devam edelim o halde; bize fikirleri fark etmeksizin herkese saygı duymamız gerektiğini ancak herkesi sevmememizin zorunlu olmadığını öğrettiler. Bu cümle nerede kurulsa çok gerilirdim. En son konuştuğumuzdan konudan örnek vermek gerekirse sizi köleleştiren iş hayatındaki herhangi birine saygı duymanız ne derece mümkün? Orda kalma sebebiniz sadece ihtiyaçtan ve dürüst olalım ki ihtiyacınız olmasa bir dakika bile durmazsınız orda. Saygı duymuyor sadece itaat ediyorsunuz size söyleneni yapmanız saygı belirtisi değil ya da hitap şeklinizin bey ya da bayan olması da durumu değiştirmiyor. Saygı terimlerini kullanıp seslenirken içinizden küfür de edebilirsiniz. Bu biraz iki yüzlülük oluyor ancak ihtiyacının olması ne demek bilirim tabiki eleştirmeyeceğim. ( bu seferlik :) )Asıl konuya gelirsek Saçma! Böyle bir şey nasıl olabilir? İnsanlığıma değer vermeyen hiç kimseye konumu sıfatı ne olursa olsun saygı duymuyorum! Sevgi değil  saygı kazanılır  her şeyden önce saygının gelme sebebi aslında budur. Birini sevebilmeniz için önce saygı duyabilmelisiniz ona ve saygı duymak demek çok itibarlı olması demek değildir birine sadece insan gibi insan olduğu içinde kocaman bir saygı duyabilirsiniz. Onu hayatınızda zaman ayıracağınız biri yapar bu. Zaten saygı duyulacak kadar insan olan birini dinler sever ve dediklerini yaparsınız. Para için değil sadece ve sadece bunu hak ettiği için. Herkese saygı duymalıyım diyerek herkesin fikirlerini dinlemem arkadaşlar neden vaktimi harcayayım? Kimsenin saçmalıklarını dinleyecek vaktim yok benim. (Onu dinlememi sağlayacak düşünceleri yoksa evet kesinlikle saçmalıyordur) Saygı şöyle bir şey bakın şimdi; Lisede ben burada ne yapıyorum diyerek geçirdiğim sayısal sınıfındayken Fizik dersi öğretmenimizin ders anlatışına hayrandım. Hiçbir şey bilmiyor olmama rağmen o anlatınca sanki fizik dersi dünyanın en anlaşılabilir dersi gibi gelirdi ve tekrar yapmadığımdan öğrenemiyor olmama rağmen her ders o öğretmenin şiir gibi ders anlatma becerisinden (Adam fiziği şiir gibi anlatıyor diyorum size saygı duymamak mümkün mü!?) onu ilgiyle dinlerdim. Daha da önemlisi öğrenmek istemiyor ve ilerde işime yaramayacağını biliyor olmama rağmen. İşte saygı böyle kazanılıyor. Anlatamadığını düşünsem dinlemezdim mesela beni kim zorlayabilir?  Gelelim sevgiye. Kesinlikle herkesi sevemiyoruz Yaratılanı sev Yaradan'dan ötürü lafı söylendiğinde bu kadar çok sevilmeyesi kimse var mıydı bilmiyorum ama kendi adıma konuşmak gerekirse bu söz benim için geçerli değil. Saygı duymuyorsanız sevemezsiniz de zaten lakin bir de karşılıksız, saygı tanımına ihtiyacınız olmayan sevgiler vardır küçük bir çocuğa duyulan yada hayvanlara duyulan sevgi gibi. Bunları konunun dışında tutarak sevgi kavramından biraz daha devam edeyim; birinden hoşlandığınızı farz edelim. Onunla zaman geçirmeye başladıktan sonra insan olduğunu fark ederseniz onun kişiliğine saygı duyar ve onu sevmeye başlarsınız. İnsanlıktan nasibini almamış sadece olumlu bir dış görünüşten yani kabuktan ibaretse bütün hoşlantınız geçer ve yerini tiksinti alır. Tam olarak bu küçük örneklerden de çıkaracağınız sonuç üzere ısrarla diyorum ki Herkese saygı duyamazsınız tıpkı herkesi sevemediğiniz gibi. Saygı kesinlikle kazanılan ve hak edilmesi gereken bir olgudur. Aksini iddia eden örnekleriyle açıklarsa sevinirim okuyacağıma kuşkunuz olmasın. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutluluk Zamanı

Başımız Sağ Olsun

25. Yaşımdan Sevgilerle