Kayıtlar

Ekim, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"KENDİME" NOT

 Bir şeylerle meşgulken, aklıma birinin gelip kafamı dağıtması, odaklanma sorunu yaşamam veya özlediğimden kalkıp gitme isteği meşguliyetimi sürekli bölüyor. Yaşadığım anın kıymetini unutup şikayet ettiğimde kendime hatırlatmak isterim ki; Sevmek çok güzel. Sevdiğim için aklımın başka yerlere dalması bomboş bir insan olmaktansa içimin dolu olması ulaşılamayan bile olsa özlemek acı vericide olsa güzel. Bir gün bunları bile yaşayamayacağım ve belki de unutacağım. Şairlerin yazarların anlattığı gibi bazen gerçekten aşk acı verdiği için kavuşulmayınca güzel.  18 yaşına kadar çocukluk ve lise yıllarımdaki aşklarımda tek sorumluluğum ders çalışmakken sevmek ve acı çekmek çok kolaydı. Maksimum ders ve yazılı notlarımız düşüyordu. O günlerde kendime bu anların çok güzel olduğunu ve ilerde her şeyin daha da zorlaşacağını söylemiştim. Gerçekten de öyle oldu. İş hayatına atılıp geçim sıkıntısı baş gösterince bazı günler sevmek açı çekmek lüks oldu. Bunlara hele de üzülmeye vaktim yok diye defalar

Zaman Bana 24 Sana 8 Saat mi?

 İşlerinde çok yoğun olan insanların sevgilerinin de işine geldiği gibi olduğunu fark ettim. Beni meşgule alıp iş için olan telefonuna bakıyorsan dışarı çıktığında bir nefes almak için aramıyorsan nasıl özledin? Bütün gün aklımdan çıkmıyorsun, çok özledim seni ama ee? Çok yoğunum stresliyim canım arayamadım telefon susmadı (?) Sen o telefonu susturmazsan o telefon susar mı acaba beyefendi?  İlk boş anında aramıyorsan eğer demek ki özleminde sevginde yalan. Bende dinlenemiyorsan gün içerisinde sesimi duymaya ihtiyaç duymuyorsan yerim senin sevgini de özlemini de işini de stresini de çiçeğim geçeceksin bunları. Tuvalete telefonuna götüren insan nedense asla yoğunken mesaj atmıyor sonra canı isteyince dışarı çıktım diye dışarı çıkınca beni unutuyorsun triplerine giriyor (!) Nedense bencil düşüncesiz ben olurken kendisi işine nasıl gelirse öyle davranan biri olmuyor. Bak bak bak sen ... Çok ilginç öyle değil mi? Asıl bombaya gelmedim; dışarı çıkıp aramadığını yüzüne vurunca yoğunken onu st

SONA YAKLAŞIRKEN

 Ölmek değil yaşamamak korkunç diyordu yazar... Bu cümle beni çok düşündürdü. Kendime verdiğim sürenin son 3 yılına girerken bazı şeylere çok yakın bazı şeylere de çok uzağım. Bu sıralar bir peri bana dokunmuşta bütün sihir kaybolmuş gibi hissediyorum, öyle ki uyanığım o kadar ki ciddi. Polyana içimden gideli bir süredir böyleyim. Hiçbir şeyin daha iyi olmayacağını bilip kötüleşen dünyada kopan kıyamette hep kendi dünyamı yaratıp mutlu yaşayacağıma inandım. Şimdi düşünüyorum da böyle bir yerde gerçekten kendi dünyamı yaratabilir miyim? Çok açtım son zamanlarda... Dünyaları değil evreni istiyordum hep. Aç kalmaya alışıp ölümü beklersin ya kabullenişin son çığlığında kaybettim seni. Öldün içimde kayboldun belki de. İyi olmayan her şeye alışmaya mecbur bırakıldığımız gibi buna da alışmak zorunda kaldım.  Tekrar karşılaşır mıyız dersin? Kısmet yada kader gerçek mi? Birbirinin kaderinde olan kişiler miyiz bizde? Her yeniden doğuşunda aynı kadını bulan ve onu seven bir adamın hikayesini okum