Öğrendiklerim, Çabalarım, Şu an ki hallerim...

Merhabaaa nerelerdeydin? Uzun zaman oldu konuşmayalı biraz sohbet etsek ya? 

Temmuz ayının ilk haftası sınava girdim çıktım ortalama bir yıldır verdiğim emeğin sonucunu bekliyorum şu an. Girip çıktıktan sonra fark ettim ki daha doğrusu hatırladım ki insanın o gün ki ruh hali ve sağlık durumu verdiği emekten bin kat daha önce geliyor. Çabamla gösterdiğim performans arasında dağlar kadar fark var. Pişmanlığımın olmamasının en büyük sebebi sınav sonucumun değil sınava hazırlanırken ki yolda nasıl olduğumun daha önemli olduğunun bilincinde olmam. Yaşamam gereken hiçbir anı ertelemedim ve evde olduğumun hakkını sonuna kadar verdim. Kazanmazsam elbette ki burukluk olur içimde ancak bunun için kendimi derbeder etmem yoluma devam ederim...

Yıllardır koşuyorum koşuda üç yılı bitirdim. Bana öğrettiği en büyük şey ne oldu diye sorarsam kendime, çabalamadan hiçbir şeye sahip olamayacağım olur. Koşarken vücudunuz, ruhunuz ve zihninizle bir olmalı ki koşabilesiniz. Dışardan doğru nefes almak ve yeterli güçteki kaslar  yeterli gibi düşünebilir ancak bunu yapmaya başladığınızda anlıyorsunuz ki bu kadarlık bir eylem değil. Ne kadar kusursuz bir performans sergilerseniz sergileyin odaklanmayı bıraktığınız an koşunuz da durur. Garip değil mi hayatınız boyunca çabalamak zorunda olduğunuzu birilerinin size söylemesine ihtiyacınız yok bunu her şeyinizle artık biliyorsunuz...

Alaaddin'in sihirli lambasındaki cin bir zamanlar gerçekse de o hakkı kullandılar ve kim bilir cine ne oldu. "Dile benden ne dilersen ama tek bir dilek hakkın var" diyecek olağanüstü bir şeye sahip değiliz.

Yıllardır çalışıyorum 10 yıldır ilk defa sınava hazırlanmak için iş hayatıma bu kadar uzun bir ara verdim. Şimdi tekrar başlamaya hevesim yok gibi. Nasıl ifade edebileceğimden emin değilim. Birilerinin yanında çalışmaya devam etmek istemiyorum. Kendi işimin sahibi olmak istiyorum. Çalışma koşullarını insanlığıma yaraşır bir şekilde hak ettiğim gibi kendim belirlemek istiyorum. Sabah koşuya çıkarken bunu çalışacağım için akşam karanlığına bırakmak istemiyorum. Güneşin suyun üzerinde elmas gibi parlamasını izlemeyi seviyorum. Ağaçların yeşilin bin bir tonu iken yapraklarına dokunmayı ve gövdelerine dokunup onlara ne kadar güçlü olduklarını ve birazda bana güç vermelerini söylemeyi seviyorum. Kendi işimin sahibi olursam bunların hiçbirinden vazgeçmek zorunda kalmam. Güçlü bir yazar olabilir miyim ne dersiniz? Mali müşavir olmaktan daha kısa sürer gibi ha ?


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutluluk Zamanı

Başımız Sağ Olsun

25. Yaşımdan Sevgilerle