Çok garip
Çok garip yazmak istediğim söylemek istediğim çok şey var da sanki daha önce defalarca yazmışım ve söylemişim gibi hissediyorum. Kendimi mi tekrar ediyorum? Yoksa yaşanan olaylara ve durumlara tepkim aynı diye mi bana öyle geliyor. Çok büyüdüm gibi hissediyorum. Umarım bu düşüncem kibir değildir. Sanki artık söylenenin arkasındaki şeyleri de duyuyormuşum gibi geliyor. Ya da sadece çirkinimi daha iyi anlıyorum diye gereksiz bir havaya kapılıyorum. Yapmamız gereken şeyler lüksmüş gibi gösteriliyor artık. Yıl 2025 ve kibar nazik bir insan olmak lüksmüş gibi yansıtılıyor. Benim de çirkinimi anlayıp saygı ve anlayış göstermem olması gereken değil mi? Bugün işte çok gergindi diye yanına gelmemi istemedi. Benden rahatsız olacağı için değil gerginliğini bana yansıtıp beni üzmemek için. Bunu anlayabildiğimden ziyade bana kendisini anlatabildiği için mutlu oldum. Daha doğrusu bunu böyle bilecek kadar onu tanıdığım için ve onu tanıdığıma ve anlayış göstereceğime olan güveni bana duyduğu için. Hayır gelme diyecek kadar onu anlayacağıma olan güvenine mutlu oldum.
Neden kendimi tekrar ediyormuş gibi hissettiğimi şimdi koşmamla ilgili bir şeyler aklımdan geçerken fark ettim. Hayatım şu an aynı döngüde ilerliyor ve farkında olduklarım düşündüklerim yaşadıklarım mükerrer olmaya başladı. Şu an koşmakla ilgili yada yaptığım sporun beni iyi hissettirmesiyle ilgili söyleyebileceğim farklı bir şey yok. Buna bir kaç ay önce çok üzülüyordum. Neden şu an üzülmüyorum? Birileri sen neler yapıyorsun dediğinde evde olmanın tadını çıkarıyorum demek neden şu sıralar bana keyif veriyor. Artık sanırım bir aydınlanma yaşıyorum. Tam olarak istediğim gibi olmasa da yaşadığım hayat, olduğum Canan beni mutlu ediyor. Ben benimle gerçekten mutluyum ve kendimi çok seviyorum. Kusursuz olmasam da iyi bir insan olmaya özen gösteriyorum. Artık kuduz köpek gibi sinirlendiğimde aklımdan eskisi kadar cinayet ve kan sahneleri geçmiyor. Eskisi kadar küfretmiyor ve eskisi kadar sinirimden ağlamıyorum. Çirkinimle yaşadığım güzel anıları burada yazmak istemiyorum. Burası günlük tuttuğum bir yer gibi olsun istemiyorum çünkü. Sanılmasın ki mutlu değilim hiç dışarı çıkmıyorum. Hem mutluyum diyebilmek için ne olması gerekiyor? Sadece sağlıklı olmak, çok para kazanmak, çok gezmek, istediğin şeylere sahip olmak... Mutluyum diyebilmek için bir şey olması değil bunu hissetmeniz gerekiyor. Mutluluğu sadece hissederseniz mutluyum dersiniz. Bence mutluluğun temelinde sevmek ve sevilmek yatıyor. Geçenlerde bir dizi bitirdim o kadar hüzünlü ve ağırdı ki çok uzun sürdü diziyi bitirmem. Dizideki insanlar o kadar mutsuzdu ki her gün kalkıp işe gidip bir şeyler yapmanın ağırlığını ben bile izlerken çok net hissettim. Mutsuzluğunun sebebi işleri değildi ama kimisi gerçekten yapmak istediği şeyi bulunca kimisi de konuşmaktan ve dinlemekten zevk aldığı birisini bulunca mutlu olmaya başladı. Olay aslında tamamen bu. Bir şeyleri sevmek. Sevgisiz insan mutlu olabilir mi? Bu hayatta bir şeyi bile sevmezseniz yaşamak istemezsiniz ve bu sevdiğiniz şey nefret ettiğiniz her şeyi tolere edebilmeli. Bazen sanki her şeyi biz abartıyormuşuz gibi geliyor. Neden yaşadığımızı veya nasıl yaşayacağımızı sanki çok dramatize ediyoruz. Önemsiz şeyler demiyorum ama yaşamayı bizler kendimize zorlaştırmadık mı?
Ha bir de ufak bir şey söyleyip yazımı bitireceğim. Biri size nasılsın dediğinde ve bu soruyu soran kişi uzun zamandır görmediğiniz biriyse ölmedik işte sürünüyoruz ya da yaşıyoruz bir şekil demeyin. Bu çok kabaca ve nezaket dışı bir cevap. Sizi sayıp hatırınızı soran insanları sadece beş dakikalığına hele görecekken bunu yapmayın. Bu cevabı asla kullanmadım demiyorum ama ne kadar yanlış olduğunu yeni fark ediyorum. Ölseydin zaten sana şu an nasılsın diye soracak biri olmazdı karşında. Saçmalamayın ve kibar olun. Teşekkür ederim iyi akşamlar.
Yorumlar
Yorum Gönder