Temmuza Girerken
Bugün Haziran beklenmedik bir fırtına ile gitti. Adana'da kış yada sonbahar mevsimi dışında tanık olmadığımız bir rüzgar vardı. Başka şehirlerde bu fırtına çıkan yangınların körüklenmesine sebep oldu. Oldukça iç karartıcı bir gündü. Uykusuzluk beni çok yordu ve uykum varken yatamamak tetikte bekleyen öfkemi besliyor. Temmuz ayına giriyor olmak gerginliğimi daha da arttırıyor. Henüz bu kadar travmatik doğum günleri yaşamadan önce temmuz ayını çok severdim heyecanla beklerdim. Şimdi sadece bana yalnız hissettiriyor ve beni hüzünlendiriyor. Aslında küçükken de temmuz ayında sadece ağlamak isterdim bu isteğimi azaltan tek şey ikiz kardeşimin yanımda olmasıydı. Aslan bizimle aynı gün doğmadan önce tek hatırladığım doğum günümüzün ilk saatlerini (gece yarısı yani) İkiz kardeşimle ağlayarak geçirmemizdi. Henüz temmuz ayı travmalarımı öfkemi ve üzüntümü atlatamadım. Bu yangına odun atanı da asla unutmayacağım ancak bu satırları yazıyor olmak beni öfkelendiriyor ve üzüyor yine de gerginliğim hiç yokmuş gibi rol yapmayacağım ve hayatımın geri kalanı temmuz ayıyla beraber şekillenecek. Çok fazla gelecek kaygım var ve bu durum çarpıntılarıma asla yardımcı olmuyor. Hayatım korkunç bir monotonluk içerisine girmiş durumda. Kendimi aynı günü yaşayan bir hapishanedeki mahkum gibi hissediyorum. Çevremdeki insanların bir şeyler yapıyor olmaları ve bunun kıymetini bilmiyor olmaları beni hiç öfkeli değilmişim gibi daha çok öfkelendiriyor. 2025 yılının ilk merkezi atamaları temmuz ayında yapılacak bu henüz ikinci merkezi atama tercihim olacak olmasına rağmen yaptığım sözleşmeli tercihlerden olumlu dönüş gelmemesi umudumu ciddi anlamda kırdı. Bir şekilde bir çıkış kapısına ve yardıma ihtiyacım var. Sanırım beklemekten başka yapacak bir şeyim yok...
Yorumlar
Yorum Gönder