Alıntılar ve Yorumlar
"Hayat kitabımızı, hayal kırıklığı ve umudun mürekkebine banarak yazıyoruz, bu yüzden olsa gerek, sayfaları rengarenk." (Kemal Sayar)
Bugün unutmak istemediğim ve etkilendiğim satırları sayfama ekleyerek yazıma devam edeceğim. Herkesin mutsuz olduğu bu zamanda bende olurda umutsuzluğa düşersem hatırlamak isterim diye.
Einstein'a sormuşlar Tanrıya inanmıyor musun?
Spinoza'nın Tanrısına inanıyorum demiş.
Spinoza'nın Tanrısı yada doğasına göre Tanrı şöyle derdi:
Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak! Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır. Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum. Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Onların benim evim olduğunu söylüyorsun! Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, plajlarda ve senin kalbindedir. Sefil hayatın için beni suçlamayı bırak; çünkü ben sana hiçbir zaman yanlış bir şey olduğunu ya da günahkar olduğunu yada cinselliğin kötü olduğunu söylemedim! O yüzden seni inandırdıkları her şey için beni suçlama. Benimle hiçbir ilgisi olmayan ve anlamadığın halde sözde kutsal yazıları okumayı da bırak; Gün doğumunda, bir manzarada, arkadaşlarının dostluğunda, küçük bir çocuğun gözlerinde beni okuyamıyorsan, henüz yazının bilinmediği devirlerde benim adıma yazıldığı iddia edilen hiçbir kitapta beni bulamazsın! Bana güven, ama önce kendine güven ve her şeyi benden istemeyi bırak; Çünkü ben öcü değilim ve seni yargılamıyorum, seni eleştirmiyorum, sana sinirlenmiyor, seni rahatsız etmiyorum, asla seni cezalandırmıyorum. Beni sadece sevmen yeterlidir. Benden özür dilemeyi de bırak; çünkü affedilecek bir şey yok. Eğer seni ben yarattıysam seni özgür iradenle donattım. Sana verdiğim akıl ve iradeni kullanarak yaşıyorsan seni nasıl suçlayabilirim? Seni sen olduğun için nasıl cezalandırabilirim? Bir yaratıcı bunu nasıl yapabilir? Her türlü emirleri unut, Her türlü yasayı unut; bunlar seni manipüle etmek için, seni kontrol etmek için senin suçluluk hissetmeni isteyenlerin kurgusudur. Bunlara inanma, sadece kendi aklını kullan. Kendine saygı göster ve kendin için istemediğin şeyi başkalarına da yapma. Senden tek istediğim hayatına dikkat etmen. Çünkü bu hayat ne bir test, ne bir basamak, ne bir adım, ne bir prova, ne de cennete giden bir yoldur. Ben seni tamamen özgür kıldım. Ödül yok, ceza yok, günahlar yok, erdem yok, kimse skor tutmuyor. Sadece sevgi var! Ancak hayatında bir cennet veya cehennem yaratmak için kesinlikle özgürsün. Bu hayattan sonra ne olup olmadığını söyleyemem, ama sana bir tavsiye verebilirim; Düşün ki bu hayat senin zevk alman, sevmen ve var olman için vardır, yani hiçbir şey yoksa sana verdiğim bu yaşama fırsatından zevk almış olacaksın. Ama eğer bir şey varsa orada sana iyi mi kötü mü diye sormayacağım. Sana soracağım tek şey beğendin mi? Yaşamında ne öğrendin ve hangi güzel işleri yaptın olacaktır.
Bana inanmayı bırak; İnanmak tahmin etmek, hayal etmektir. Bana inanmanı istemiyorum, beni kendinde hissetmeni istiyorum. Beni sevmen yeterli. Övülmekten sıkıldım, teşekkür edilmekten bıktım. Minnettarlık hissediyor musun? Bunu kendine, sağlığına, ilişkilerine ve dünyaya göz kulak olarak ifade et. İzlendiğini mi hissediyorsun? Neşeni ifade et! Beni övmenin doğru yolları bunlardır. İşleri zorlaştırmayı bırak ve benim hakkımda birilerinin öğrettiklerini papağan gibi tekrarlamaktan vazgeç. emin olabileceğin tek şey burada olduğun ve yaşadığındır. Nitekim bu dünya harikalarla doludur. Etrafına baktığında beni görecek ve hissedeceksin. Neden daha fazla mucizeye ihtiyacın var ki? Beni dışarda ararsan bulamazsın. Beni sadece kendi içinde bulursun. (SPİNOZA)
İçinden asıl anlatılmak isteneni bulan almıştır diye düşünüyorum. O kadar cahil bir toplumda yaşıyoruz ki bunu okuyup da gerçekten anlayabilen kaç insan olur bilmiyorum. Yine de ben hatırlayabilmek adına buraya bırakıyorum.
Dün çirkinime bu hayatta verdiğimiz emeklerin karşılığını almadan ölme ihtimalimiz var mı sence diye sordum. O da belki karşılığını almışsındır ama farkında değilsindir dedi. Bir kaç saniye durmak zorunda kaldım. Bak koşuyorsun ve karşılığında sağlıklısın dedi. Kendime bakmanın karşılığını alıyor olduğumun farkındayım ama kastettiğim maddiyattı bu değildi dedim. Bilemem dedi. Yine de ilk verdiği cevap beni gerçekten de çok etkiledi. Ufak gibi görünse de bazı şeylerin gerçekten de karşılığını aldığımızı ama fark etmediğimizi düşündüm. Hayat detaylarda gizlidir derler. Gerçekten de görmek için bakmak gerekir. Duymak için dinlemek lazım. Bu kadar gönlü tok olan bir adamın yorgunluğu ve mutsuzluğu beni derinden etkiledi. Onun mutsuzluğunun en büyük sebebi aç gözlü olan doyumsuz ve negatif insanların yarattığı kaos. Narin yürekli yarim her şeyin kötü olmasından benim gibi iyice usandı. Bu kadar kötü bir zamanda her şey ve herkes mutsuzken onun mutsuz da olsa kendisini bırakmaması ve aç gözlü olmaması onunla bir kez daha gurur duymamı sağladı. Her şeyi o kocaman yüreğinde taşıdığının farkındayım. Bizim gibi insanlar üzülerek söylüyorum ki çok ama çok az kaldı. O kadar azız ki birbirimizle karşılaşamıyoruz bile. Dünyanın uzak yerlerine dağılmış gibiyiz. Bizim gibi birisiyle karşılaşsam altın bulmaktan daha fazla sevinirim ciddi söylüyorum. İnsana insan lazım ve bizler maalesef insan olmayı beceremiyoruz. Yapılan kötülüklere kötülükle karşılık verme derdine düştüğümüzden beri dünya da korkunç bir kaos ve kötülük mevcut. Daha iyi bir dünya yaratmak için insanlara tünelin sonunda ışık olduğuna ikna etmek için birileri gelmezse üzülerek söylüyorum ki intiharlar ve cinayetler daha da korkunç bir hal alacak.
Bu kadar olumsuzluğa rağmen içimde tükenmeyen sıcacık bir umut var. Ben insanın verdiği emeğin karşılığını almadan öleceğine inanmayan biriyim. Ve ben çirkinimin de söylediği gibi (tiktoktan atmıştı) bir ayçiçeğiyim. Güneşi takip ederim. Umudu enerjiyi sıcağı taşırım. Hayat doluyum ve girdiğim her yeri aydınlatırım. Nefes aldığım sürece umudum ve ışığımla dünyamı aydınlatmaya devam edeceğim. (Benim dünyamın baş kahramanı da sensin bitanem 💕)
Yorumlar
Yorum Gönder