Şu saatlerde
Şu saatlerde normalde koşuda olmam gerekiyor bugün koşu günüm. Sabah uyandım 7de harika bir saat bu uyanmak için ama gece düzgün yatamadığım için çok yorgun ve halsiz ve hissettim. Yüzümü yıkayıp yatakta uzanmaya devam ettim. Neden şu an yataktan kalkamadığımı düşünmeye başladım. Mutsuzum. Mutsuz olduğum için içimden yataktan kalmak gelmedi kendimde koşacak gücü bulamadım. Hani sevmediğiniz işinize gitmek için sabah erkenden söverek kalkarsınız ya bende mutsuz olduğum için sabahları erken kalkmak istemiyorum. Kendimde kalkacak gücü ve sebebi bulamıyorum çoğu zaman. Bir keresinde depresyonla ilgili bir dizi izlemiştim. Kadın depresyona girdiğinde ne yataktan kalkacak ne de yemek yiyecek gücü bulamıyordu. Ruh hali bozuk olan insanları hiçbir zaman küçümsemedim ancak o diziyi izledikten sonra kimsenin umursamadığı artık alaya aldığı depresyonun ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu defalarca kez düşündüğümü hatırlıyorum. Çok uzun zamandır bende yataktan kalkmak istemiyorum hatta bu yüzden koşuya ara vermiştim ama yaşam kalitem değişmediği için koşuya ara vermek kondisyon kaybından başka hiçbir şey getirmedi bana. Biraz yavaşlamak hayatı askıya almak iyi de hissettirmişti yalan yok ama bu devamı gelecek bir şey değil. Hareket etmeye alışan vücudum her gün ağırmıştı ve doğrusunu söylemek gerekirse benim depresyona girecek bir lüksüm yok. Annem kendisine bakılmadığı, kendisine bakarak büyüdüğü için birine bakmayı yemek yapmaktan çamaşır yıkamaktan ibaret sanıyor. Ki benim annemin kahvaltı kültürü yok iki lokma peynir zeytin yemeği kahvaltı sanıyor. 18 yıl anne karnında bile yanımda biri varken 18 yıldan sonra hayatıma çöken sessizliği yalnızlığı bu duyguyu hiç yaşamamış birine anlatamam. Gittiği için pişman değilim sadece gittiği zamanlarda ağladığım günler için kendime üzülüyorum. Birinin bencilliğiyle aptallığı birleşince çok tehlikeli biri olduğunu bizzat ikiz kardeşimden gördüm. Oysa şimdi kendisi yapayalnız hem de kocaman bir kalabalığın içinde...
İçimde kocaman bir ağlamak var. Her izlediğim ve okuduğum duygusal sahnede gözlerim doluyor. Bazen koşarken bile hissettiğim yalnızlığa ağlamak istiyorum. Bu tek başına bir şeyler yapamamak değil bu artık tek başına yapmak istemeyip buna mecbur kalmanın üzüntüsü. 6 yıldır tek başıma spor yapıyorum bunun için tabiki de kendimle gurur duyuyorum ama ben robot değilim. Bazı günler yanımda birinin olmasını bana destek olmasını yada motive etmesini istediğim günler oluyor. Beni spora giderken uğurlayıp dönüşümü bekleyen biri olsa bile hissettiğim hüzün geçerdi. Annem bizim çok uslu çocuklar olduğumuzu söyler hep. Gittiği her yere bizi götürürmüş ve onu asla mahcup etmezmişiz. Bu kadar harika çocukların geleceğinin bu halde olması ne acı. Geçmişten bugüne hayatıma baktığımda hep huzursuzluk ve mutsuzluk görüyorum. Ve bir zamanlar aptaldım sesimi çıkaramadığım doğru tepkiler veremediğim zamanlarım oldu. Normalde geçmişte olan üzücü şeyleri ve doğduğumdan beri maruz kaldığım maddi sorunları düşünmeyi bırakmıştım çünkü geçmişte olanları değiştiremeyiz ve bunlara takılı kalmak bizi sadece yerimizde sayıklatır. Yine de bazen düşünmeden edemiyorum. Eski blog yazılarımı hiç okumam mesela satırlarımdaki hüzün beni hala çok etkiliyor. Bu kadar yıl satırlarımda hala aynı sorunların olması daha da acınası. Belki de uslu çocuklar olmak yerine ortalığı birbirine katan yaramaz çocuklar olsaydık daha mutlu olurduk bilmiyorum. Umarım ben öldükten sonra bu yazılarım yayınlanmaz hala hayattayken ve yazabiliyorken bunu görebilirim. Açıkçası öldükten sonra eserleri yayınlanıp ünlenen yazarlara hep çok üzülürüm.
Şu an değiştiremediğim şeyler için üzüldüm yakındım şikayet ettim koşuya gitmedim ama en geç yarın tekrar eski düzenime dönüp kendime üzülsem de ağlasam da koşuya çıkacağım başka yapacak bir şeyim var mı?
Alıntı: Eğer becerebilirsem yaşamak istiyorum aynaya bakınca ağlamadan, boşluğa dalıp durmadan, ellerim titremeden, birilerine doğru olmaya çalışmadan yaşamak istiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder