Uzun Zaman Sonra Merhaba
Uzun bir ara verdiğimin farkındayım. Mutsuzluğumu yeteri kadar ifade ettikten sonra daha da mutsuz olduğum için bu sefer kelimelere dökemedim ve yazmaya ara verdim. 30 yaşımda basılmış olacak ilk kitabımı yapamamış olmanın utancı da vardı içimde.
20li yaşımın ikinci yarısı zamansız bir aşkla başladı ve son 5 yıldır da beni sürekli uçuruma sürükledi. İlişkimde o kadar üzüldüm o kadar eksildim ki şimdi dönüp baktığımda bu duruma dur dememin bu kadar uzun sürmesine kızıyorum. Yaşadığım aşk o kadar kusurluydu ki anlatmaktan utandığımı fark ettim. İçten içe aşkın bu kadar kaba bu kadar yaralayıcı olmadığını biliyordum çünkü. Şimdi dürüstlükle bahsedebilir ve basılmasını istediğim kitabıma son olarak yazabilirim.
Doğru tabir etmek gerekirse pamuk gibi başladı. Yumuşacık, sıcacık ve güvende hissettiriyordu. Baktığınız her yerde ihtiyacınız olan her yerde sizi seven birinin olması nasıl iyi hissettirmez ki? Kendimi çok değerli hissediyordum etrafımda oluşunun verdiği mutluluk işe gitmemdeki en büyük motivemdi. İlk bir yıl canımız ne isterse onu yaparak ve saatlerce süren uzun sohbetlerle devam etti. Onun yanında olunca zaman daha önce hissetmediğim kadar hızlı akıyordu. Her gün eve gitme isteğim azalıyordu. Sadece onun yanında olmak istiyordum. Zaman kendimce kusursuz akarken (adına burada çirkin diyeceğim) Çirkinin ortağından ayrılması ve ofisini değiştirmesi gerekti. Bu bizim hayatımızda adeta devrim yaratan bir değişim oldu. İşi yoğunlaştı, çalışma saatleri yoğunlaştı ve stresi de buna bağlı olarak arttı. Eskisi kadar bana ayıracak vakti olmamaya başladı. "Yorgunum" lafı sinsice ağzına yerleşmeye başladı. Her gün görüşen biz aylar geçtikte haftada bir yada iki görüşmeye başladık. Özlemden olan kavgalarımız önce iletişim sorunlarına daha sonra da saygısızlığa yol açtı. Yıllar birbirini izlerken birbirimizden uzaklaşmaya ve daha az konuşmaya başladık. O kadar çok yalnız bıraktı ki beni ilişkimizin son yılında artık ona ihtiyacımın olmadığını fark ettim. Her şeyi vakti yada hali olmadığı için tek başıma yapmaya başladım. Yalnızlığın suyundan içmeye başlarsanız bir süre sonra bağımlılık yapar. Ben kendisine bakmak zorunda olan bir kadınım. Bana bakacak ailem yokken onu ailem yerine koyup evim diye kabul etmişken o şımarık bir çocuk gibi hayatının stresini yoğunluğunu yönetemeyip bana nazlandı. İlgiye sevgiye en çok ihtiyacım olduğu zamanlarda beni daha çok yalnız bıraktı. Yıllar beni suskunlaştırdı. Artık ne konuşacak hevesim ne de anlatacak bir şeyim vardı. Bana kendimi çok sevdiğim için onsuz da yaşayabildiğim için BENCİL deyip aslında kendisinin ne kadar bencil olduğunu benden ne kadar çaldığını beni ne kadar eksilttiğini göremedi. Ona kindar olduğumu söylediğim halde ne öfkemi ne kinimi ciddiye almadı. Hayatta tek değer verdiğim özel günümü doğum günümü kutlamaz oldu. Beklediğim tek şey dilek dileyebilmek için mum üflemekken o doğum günlerimde benimle kavga etmeyi benimle konuşmamayı ve kutlamamayı alışkanlık haline getirdi. Geçen yıl ki doğum günümü ağlamamak için direnerek tek başıma geçirirken tek başıma yemek ve pasta yerken kendime bir söz verdim; asla bir daha onun doğum gününü kutlamayacak ve değerimi bilmeyen bu lanet adamla bir daha doğum günümü geçirmeyecektim. Mutluluğumda mutsuzluğumda arayacak kimsem olduğunu söyleyip öyle günlerde ona asla ulaşamamak canıma tak etmişti. Her gün içimde biraz daha öldü. Hayatın yoğunluğuna kapılıp sizin için tek değerli kişi olduğunu söylediğiniz birini ihmal ederseniz onu sizin için değerli olduğuna artık inandıramazsınız.
Bir kadına nasıl davranması gerektiğini unutmuş doymayan bir aç gözlülükle sürekli ilgiyi desteği ve sevgiyi o alır olmuştu. Onu o kadar seviyordum ki tükenene kadar bu duruma göz yumdum. Özür dilerim kendim. Çok eksildin bir daha asla böyle bir şeye izin vermeyeceğim.
Haliyle son aylarda bırakın konuşmayı tartışmayı bile beceremez olduk. Beni dipsiz bir yalnızlığa bırakan, hayat arkadaşım olmasını istediğim adamın artık olacağına olan güvenimde bitmiş oldu. Beni baş tacı etmesi gereken Çirkin sadece şikayet eden ve YORGUNUM diyen çekilmez iğrenç bir adama dönüştü. Ona kusursuz bir mutluluk verirken o bana kusurlu bir yalnızlık verdi. Yanımda olacağına olan güvenim tamamen kırılınca onun doğum gününü kutlamadım ve harika bir şekilde tartıştık. Saygısızlığı ile aramızda kalan son bağlı ipi kopardı ve ben beni yalnız bıraktığı bana hakaret ettiği bana saygısızlık yaptığı her günün acısını ondan çıkarırken buldum kendimi. Ondan ayrılınca hayatındaki tek mutluluk kaynağını kaybeden çirkin benim ne yaşadığımı ancak yalnız kalınca anladı. Oysa ne acı ki ben beni alıştırdığı yalnızlıkta onun acısını asla hissetmedim. Şimdi uzaktan hayatıma baktığımda çöpe atılmış 5 yıl görüyorum. Bu 5 yılda hiç mi sana bir şey katmadı derseniz maalesef ki iyi hiçbir şey katmadı. Daha umutsuz daha az güvenen daha az gülen daha az evden çıkan biri haline geldim. En kötüsü neydi biliyor musunuz? İstediğim her şeyi yapabilecekken yapmadı. Yaşayabilecekken yaşayamadığım mutluluklar beni korkunç biri haline getirdi. Mutlu bir son yazabilmeyi sonunda hayat arkadaşımı buldum demeyi çok isterdim ancak 18 yaşından beri yalnızlığa bir çözümüm olmadı. Üzgünüm ve daha ne kadar ifade edebilirim bilmiyorum.
Mutluluklarla görüşmek üzere...
Yorumlar
Yorum Gönder