Hiçbir yere ait olamama
Şimdi size hiçbir yere ait hissetmeyen travmatik bir çocukluğa sahip genç bir kadının hayatını anlatacağım. Bu dramın yazacağım kelimelerden ibaret olmasını çok isterdim ama malesef ki gerçek ve bu gerçeklik benim hayatım...
Ben yıllardır çok uzun yıllardır kitap yazmak istiyordum ancak ne anlatacağımı yaratamıyordum Çünkü asıl istediğim fantastik roman yazmaktı. Ben hala sırtımdan kanatlarımın çıkma ihtimaline inanan kocaman bir kadınım. Mitolojiye inanıyorum ve bence de Atlantis bir zamanlar vardı ve suya gömüldü yaşayan olma ihtimali bile olabilir. Size mavi tenli melezlerin düşmüş meleklerin sihirli madolyana sahip insanların hayali gerçek olan hayalcilerin olduğu bir romanı yazanın ben olmasını çok isterdim ama içimdeki karanlık yeni bir yaratıma izin vermedi bende belki bu karanlığı paylaşırsam azalır ve hissettiğim anormallik kalkar diye düşündüm yani en azından öyle umuyorum
Travmatik çocukluk çok saçma bulabileceğiniz bir şekilde daha doğrusu benim için doğru bulmadığım hislerle kendini gösterdi. Çocukların mutlu olması beni mutlu ederken aynı zaman da inanılması güç bir şekilde beni üzdü. Bir çocuğun mutlu olmasının normal ve lüks olmadığını gördüğüm anlarda sadece zırıl zırıl ağlamak istedim. Normal olması gereken bu durum neden benim çocukluğumda da böyle olmadı diye. Bu geçerli sebeplerle açıklansın ya da açıklanmasın beni hiçbir şekilde tatmin etmeyecek ve ben bu durumu ne zaman aşabilirim bilmiyorum çocukken ki mutsuzluğumun hesabını kimden sormalıyım? Yaşayabilecekken yaşayamadığım mutlulukların acısı bir gün geçecek mi? Çocukluk travmalarım anlatmak istediğim şeyler arasında değil size sadece acımı anlatacağım...
Sürekli kendimi mutsuz hissediyorum. Evli olan arkadaşlarımla ortak bir paydada buluşamıyorum hele ki mutlu olmadıklarını düşünüyorsam evlerinde kalmak bana işkence gibi geliyor. Yalnız olmayan insanlara imreniyor aynı zamanda mutsuz evlilikleri şiddetle kınıyorum. Sadece evli değil mutlu olan çiftlerin yanında da uzun süre kalamıyorum onları görmek bana sadece yalnızlığımı anımsatıyor ve içimde kendime kocaman bir acıma duygusuyla kalakalıyorum. Bazıları bunları okudukça kıskançlık diyebilir ama inanın ki mutlu olanların mutluluğuna seviniyorum sadece bunlara lüksmüş gibi sahip olamamak beni üzüyor çok basit şeyler içinde bu böyle. Beraber spor yapabileceğiniz bir partnerinizin olmaması gerçekten çok mu normal? Beraber yürümek bile olur bunu sadece çift olmak anlamında söylemiyorum. Ayrıca sahip olmadığım için üzüldüğüm şeyler lüks olsa ne olur? Lüksü bile kendime çok görmüyorum ki .
İnsan gibi muamele görmediğim bir iş yerinde ilk iş deneyimimi kazandıktan kısa bir süre sonra güven problemlerim başladı içimdeki güven aile desteği görmemekle zaten baş göstermişti sonra ki iş deneyimlerimin hazinliği beni her yıl kibarlıktan ve nezaketten yoksun acıma duygusu minimuma inmiş bir insana çevirdi. Her şey o kadar anormal ve saçma gelirken ben her gün biraz daha kayboldum ve şimdi gidecek bir yere ihtiyacım var böyle beni tanıyan herkesin adımı unutmasını istediğim bir yere ihtiyacım var. Yaşayabilmek için gerçekten gidecek bir yere ihtiyacım var ve benim gidecek bir yerim yok... Sorun şu ki gidecek kimsem de yok. Bu korkunç değil mi sizce de? Belki de yalnızlığımdan bu kadar ait değilimdir hiçbir yere hiç kimseye... İçimde acıdan kocaman bir delik var sanki her gözyaşıyla daha da derinleşen. Mutsuzluğumdan o kadar çok ağlayasım var ki ağlayacak bir yerim bile olmayacak kadar çok yalnızım. Hiç Kimse gibi hissediyorum halbuki ben hatırlanmak istiyorum. İz bırakmadan gitmek istemiyorum...
Güneş beni tek mutlu eden şeyken güneşin altında oturup bu satırları yazarken tek istediğim ağlamak. İçimde öyle bir ağlamak var ki sanki yeterince ağlarsam geçmiş yılların üzüntüsünü silebilirmişim gibi hissediyorum.
Kendi işimi kurmak ve gerçekten kurduğum işte mutlu olacağı için insanların çalışmasını istiyorum. İhtiyaçlarını karşılamanın onları hiç mutlu etmediği kadar mutlu etmesini istiyorum.
Size insanlığımı yitirmek üzere olduğumu ve yaşadığım hayatta değersiz hissettiğimi nasıl doğru kelimelerle anlatabilirim bilmiyorum. Orta düzeyde konforlu bir yaşama sahip olacak kadar bile maddi imkanım yokken kendime ne kadar değer verirsem vereyim nasıl değerli hissedebilirim ki? Ya da kendime verdiğim değer ne kadar yeterli hissettirebilir ki?
Yorumlar
Yorum Gönder