Kayıtlar

Odaklanma

Az önce kitap okurken odaklanamadığımı fark ettim ve tiktokta gezinmeye başladım. Bir kaç yıl önce izlediğim çok acıklı bir diziyi gördüm ve çok duygulandım. Gözlerim doldu nedense içimde bir  ağlama isteği belirdi. Dizide hatırladığım çaresizlik ve acı beni çok üzdü.  Gündüz sağlık olarak çok iyiyken nedense şu an halsizim ve burnum akıyor. Gün içerisinde ayaklarım hep buz gibiydi ama ben hiç üşümedim sadece ayaklarım üşürken sobayı yakınca başım yanıyormuş gibi hissediyorum o yüzden yakmadım şu an hala üşümüyorum ama ayaklarım hala soğuk. Havanın dengesizliği bir soğuk bir sıcak oluşu iyice bağışıklığımı dengesizleştirdi. Dişim günler sonra bugün biraz daha iyi ve ben artık koşmak istiyorum. Koşmazsam evde spor yapmaya da dönemeyecekmişim gibi hissediyorum.  Dönerim aslında biliyorum ama koşmazsam kendimi huzursuz hissediyorum. Bu sanırım gerçekten de alışkanlıktan. Bu kadar takıntılı bir insan olmadığımı umuyorum. Bu aralar kore bitti çin dizilerine merak sardım. Bölüm...

Özleştik

 Her şey sağlık durumumuz olarak kötü giderken iyi giden çirkinimle olan ilişkimiz. Onu o kadar çok özlüyorum ki ona doyamadığım için kavga etmek içimden gelmiyor. Zaten sorun kavga edecek kadar iyi değiliz. Sürekli yaşlı neneler dedeler gibi bir yerimiz ağrıyor. Bu sıkıntıların içinde yine de birbirimize takılıp gülebiliyoruz. Görüntülü konuşurken hala pamuk yanaklarını ısırmayı özleyebiliyorum. Şşşt ona öpmek istiyorum dedim halbuki dişlerim kaşınıyor görünce ağzım sulanıyor ısırmak istiyorum. İnsanın sevdiğini ısırmak istemesi nasıl sapkınca bir boyut? 😅 EE ama ben onu yerim. Bende böyle seviyorum ne yapayım... Bu hayatta rutinlerimin bozulmasına sinir olduğumdan daha fazla sinir olduğum bir şey varsa o da koşumun herhangi bir sebepten yarım kalmasıdır. Sinirlenme sebeplerim içinde bu ilk üçe girer. Dün koşarken dişim çok ağırdığı için bir hınçla yarım bırakıp dişçiye gittim. Gargara ve ağrı kesicilerle günümü geçiriyorum yoksa geçmiyor. Acıya tahammül seviyem bir hafta sonra t...

Kafamdaki Düşünceler

 Bir diziye başlamışken aynı zamanda başka bir diziye daha başlamak normalde hiç huyum değildir.  Kafam doluyken birden fazla şeyle hep yarım yarım ilgilendiğimi fark ettim. Mesela diziyi izliyorum daha bölüm bitmeden başka dizi açıyorum yada dizinin başlangıç müziği bitene kadar tiktokta geziyorum. Ne yapıyorum neden kafam bu kadar dolu da düşüncelerimi sıraya dizemedim bilmiyorum. Dün koşuya da çıkmadım evde spor da yapmadım açıkçası çok ama çok iyi geldi dinlenmek. Çirkinimi çok ama çok özledim. Hasta oldu. :(  Hava bu aralar o kadar dengesiz ki dışardaki güneşe aldanıyorsunuz ama evlerin içi iyice soğudu. Geçen gün otururken yüzümün üşüdüğünü hissettikten sonra dün itibariyle odamı ısıtmaya başladım. Çirkinim aynı şeyi yapmadığı için hasta olmuş. Bugün yoğunluğu bitiyor. Neyse ki gönül rahatlığıyla dinlenebilir. Bir süredir böyle ayrı kalmıyorduk kendimi sürekli eksik hissediyorum. Bir şeyler yapmayı unutmuşum gibi. Oysa tek eksik kendisi. Bugün koşmaya çıktım. Havanı...

Mumlar Sonuna Kadar Yanar

 Bugün koşu günüm. Boğazım hafif yanıyor ve ben çok halsizim. Derin ve rahat uyudum. Uykum sadece bir kez bölündü. Saat şu an 11:15 ve ben yaklaşık bir saat önce kalktım yataktan. Halsizdim ve erken kalkmak için kendimi zorlamadım. Hava yine serin ve hafif rüzgarlı. Sıcaklık iyice düştü. Kahvemi içip kitabımı okuduktan sonra daha iyi hissetmeye başladım. Yeni bir kitaba başladım. Kitabın enerjisi çok hüzünlü geldi bana.  Bu kitabı tamamen kendi merakımla ve ismine olan hayranlığımla aldım. Kitabın hissettirdiği hüzün beni şu an yazdığım satırları yazmaya itti. Herhangi anlatacağım bir konu olmasa bile yazmak bana çok iyi hissettiriyor. Sanırım bugünü kendime ayıracağım. Böyle söyleyip sıkıntıdan ve huzursuzluğumdan öğleden sonra koşuya çıktığım çok oluyor ama bakacağız. Gerçi çıkmasam bile evde yapıyorum. Spora karşı alışkanlık haline getirdiğim disiplin beni dış görünüşümden bağımsız olarak manevi anlamda aşırı motive ediyor. İyi hissetmek için sadece yarım saate ihtiyacımın ...

Artık kitap tavsiye videosu izlemeyeceğim

 İnsanların tavsiye ettiği kitaplardan az çok nasıl olduklarını anlayabilirsiniz. Önceden kitap önerisi yapan insanları merakla ve saygıyla izlerken şimdi önerdikleri kitapları alıp okuyan biri olarak ne kadar kişisel gelişimlerinin az olduklarını anlayabiliyorum. Bazı kitaplar size hayatın ve insanlığın gerçeğini anlatırken bazıları umut olur bazıları da sadece sizi başka dünyalara götürür. Okurken başka başka evrenlerin olması sizi bir nebze de olsa motive eder. Kitaplar izlediğimiz filmlerin yada dizilerin yazılı hallerinden fazlasıdır. Görüntülü bir mesajla mektubun farkını anlatmama gerek var mı? Mektup daha dramatik ve daha duygusaldır. Görmeden duymadan sadece o kişiyi hissedebilmek ve empati duymak insani beceri gerektirir. Bu yüzdendir ki okuduğunuzu hissedebilmek başka hiçbir algı olmadan sizi çok etkiler. Yıllar sonra hatırlayacağınız tek detay nasıl hissettiğiniz olur. Her okuduğum kitabın detaylarını hatırlayacak kadar zeki değilim ancak bana nasıl hissettirdiklerini a...

Sevdiğim Şeyler

Sevdiğim adamın ben koşmaya çıkarken bana keyifli vakitler demesine hayranım. Çünkü olay gerçekten de keyif almak, havanın tadını çıkarmak, çok sevdiğim çam kokusunu almak ve yapabildiğim kadarı için kendime teşekkür etmek. Ben koşu bandı değilim ve koşarken keyif almak benim için her şeyden önemli. Bugün  on kilometre de kişisel rekorumu kırdım geçen sene ne kadar uğraşsam da istediğim süreye gelememiştim bu yıl akışına bıraktım ve daha hızlı ilerleme kaydetmeye başladım. Pes etmek üzereyken kendime hep keyifli vakitleri hatırlattım sakın bırakma anda kal ve keyiflen dedim. Özellikle de Türkçe pop müzik açtım ki eşlik edip keyfime keyif katayım. Yalan yok ayağımı biraz burktum çok ama çok yoruldum çok susadım çok acıktım ama pes etmedim.  Bana yeteri kadar vakit ayıramadığında benim söylemem gereken sözleri bana benim ağzımdan söylemesini çok seviyorum. Bana aslında farkındayım ne istediğinin ne düşündüğünün yine de yapamadım özür dilerim diyor. Ve bunları yapamasa da ona ola...
 Saat 20:15 Dün sabah koşumu atladıktan sonra öğleden sonra koşuya çıktım. Yollar ve trafik o kadar kalabalıktı ki odaklanma sorunu yaşadım. Her kilometre acaba dursam mı, bıraksam mı, geri mi dönsem, yürüsem mi diye kendimle tartışarak geçti. Çünkü hepsine cevabım Saçmalama canan evde kalsan bu kadar ilerliyor olur muydun oldu. Bak başladın ve bitirmek üzeresin sakın ama sakın bırakma, ağlama ve şikayet etme. Sonuç olarak 10 km koşmuş oldum. Bugün temizlik yapıp tembel bir gün geçirdim bolca dinlendim buna ihtiyacım varmış gibi hissettim ve öyle yaptım. Yarın Bacak antrenmanı yapacağım koşuya çıkmayacağım çünkü güçlü koşabilmek için güçlü bacaklara ihtiyacım var. Bunları şu an neden yazdığımı bilmiyorum aslında kafam o kadar dolu ki sanırım bir nebze de olsa sohbet edebilmek için yazıyorum. Yarın Canozan konseri var. Şarkılarını ezbere bilmeseniz bile keyifle dinleyebileceğiniz bir sanatçı olduğunu düşünüyorum. Yorgun ve dolu olan kafamız bir kaç saatte olsa rahatlar diye umuyorum...