Kayıtlar

Çok garip

 Çok garip yazmak istediğim söylemek istediğim çok şey var da sanki daha önce defalarca yazmışım ve  söylemişim gibi hissediyorum. Kendimi mi tekrar ediyorum? Yoksa yaşanan olaylara ve durumlara tepkim aynı diye mi bana öyle geliyor. Çok büyüdüm gibi hissediyorum. Umarım bu düşüncem kibir değildir. Sanki artık söylenenin arkasındaki şeyleri de duyuyormuşum gibi geliyor. Ya da sadece çirkinimi daha iyi anlıyorum diye gereksiz bir havaya kapılıyorum. Yapmamız gereken şeyler lüksmüş gibi gösteriliyor artık. Yıl 2025 ve kibar nazik bir insan olmak lüksmüş gibi yansıtılıyor. Benim de çirkinimi anlayıp saygı ve anlayış göstermem olması gereken değil mi? Bugün işte çok gergindi diye yanına gelmemi istemedi. Benden rahatsız olacağı için değil gerginliğini bana yansıtıp beni üzmemek için. Bunu anlayabildiğimden ziyade bana kendisini anlatabildiği için mutlu oldum. Daha doğrusu bunu böyle bilecek kadar onu tanıdığım için ve onu tanıdığıma ve anlayış göstereceğime olan güveni bana duyduğ...

Alıntılar ve Yorumlar

 "Hayat kitabımızı, hayal kırıklığı ve umudun mürekkebine banarak yazıyoruz, bu yüzden olsa gerek, sayfaları rengarenk."  (Kemal Sayar) Bugün unutmak istemediğim ve etkilendiğim satırları sayfama ekleyerek yazıma devam edeceğim. Herkesin mutsuz olduğu bu zamanda bende olurda umutsuzluğa düşersem hatırlamak isterim diye. Einstein'a sormuşlar Tanrıya inanmıyor musun? Spinoza'nın Tanrısına inanıyorum demiş. Spinoza'nın Tanrısı yada doğasına göre Tanrı şöyle derdi: Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak! Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır. Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum. Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Onların benim evim olduğunu söylüyorsun! Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, plajlarda ve senin kalbindedir. Sefil hayatın için beni suçlamayı bırak; çünkü ben sana hiçbir zaman yanlış bir şey olduğunu ya da günahkar olduğunu yada cins...

Aralık geldi yıl bitiyor ben şok!

 Aralık geldi inanabiliyor musunuz? Yılın son ayı geldi. 2025 bitecek ve zaman sonsuz döngüde başka bir isim alacak. Önceden toplumun inancını bende paylaşır ve yeni bir yıl yeni dilekler, yeni hedefler, yeni kararlar gibi gelirdi. Zamanı bütün bir halde sonsuz olarak algıladığımdan beri tarihin yada yılın değişmesi bende çok fazla bir etki uyandırmıyor. İlerleyen zamanla beraber bende gelişip ilerliyorum benim için önemli olan da bu. Duygularımı olumlu yada olumsuz kırıcı olmadan daha güzel ifade etmeye başladım ve gerçekten sevginin kabullenişle büyüdüğünü fark ettim. Çift olarak hayatımızda bunu yapmak zor olsa da ne gariptir ki arkadaşlık ilişkilerimizde kendimizden çok farklı yada kusurlu olarak tanımladığımız birini kabul edebiliyoruz. Arkadaşımıza gösterdiğimiz kabullenişi özel hayatımızdaki ilişkide de yapabilsek aslında sorunların çoğu ortadan kaybolur. Birbirini kabul etmeyle gelen harika bir uyanış hissi var. Sanki her şey aslında şu an olması gerektiği gibi de daha önce...

Sanki...

 İçimde kocaman bir ağlamak var neden bilmiyorum. Sanki üzücü ve kırıcı olan her şey için bir kez ağlarsam gönlümdeki yük hafifleyecek gibi. Sanki yeteri kadar ağlarsam o iyi bir şeyler olmak üzere hissi gerçek olacak gibi. Yeterince ağlarsam sonsuz olan zaman kavramında beklediğim şeyle sonsuz döngüde karşılaşacakmışım gibi. Şimdiki zamana ruhum uyum sağlayabilecek gibi. Yeterince ağlarsam gözyaşlarım lotus tohumunun açmasına yardımcı olacak gibi. Eğer gerçekten ağlarsam yanan gönlüme bir damla serinlik gelecek gibi. Sanki gerçekten yeteri kadar ağlarsam iyi olacakmışım gibi ve kimselere ağlamak kalmayacak gibi...

Biraz yağmur Kimseyi İncitmez

 Bu aralar bir gün iyi hissediyorum bir gün çok kötü. Bugün de kötüyüm mesela. Yataktan çıkmak istemiyorum ve ayaklarım buz gibi. Bugün hava yağmurluyken Kemal Sayar'ın Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez adlı kitabına başladım. Kitabın güzel oluşu açıkçası günün en motive edici şeyiydi. Ha bir de güzel bir kahvaltı yaptım dün çok kötü olan midem bugün bir nebze daha iyi. Hava yağmurlu sabahtan beri. Neden bu ara çok belirsiz anlarda ateşim çıkıyor bilmiyorum. Dudağımda uçuk çıktı hemen. Çok kırgın hissediyorum bugün. Sabah yataktan kalkmam o kadar zaman aldı ki bir an bütün gün aç yatacağımı ve kalkamayacağımı sandım. Genelde kafam yanıyor ayaklarımda donuyor gibi hissediyorum. Her şey sanki harikaymış gibi dişlerimden birinin de sızladığını fark ettim bugün. Bir süredir bende çirkinimde sağlık problemleriyle başa çıkmaya çalışıyoruz. Sürekli huzursuzuz. Birbirimizle asla yeteri kadar ilgilenmiyoruz. Bir süredir dışarı bile çıkmıyoruz. Basit şeyleri yapmak bile bizim için zor bir hale g...

Saat 07:03

 Gün doğumunun  saat 07:30 da olduğunu biliyor musunuz? Yaz kış saat uygulaması kalktığından beri işe ve okula giden insanlar daha mutsuz. Kendi şahsıma koşuya hep gün doğumuna göre alarm kurup kalkardım. Karanlıkta uyanmak neden isteyelim ki? Güneş görmeyen insanların depresyona daha meyilli insanlar olduğu uzun bir süre önce kanıtlandı. Kış mevsiminde daha depresif hissetmemizin sebeplerinden biri de bu.  Bazen memur olsam arabam olmazsa eğer bende muhtemelen kış mevsiminde karanlıkta kalkmak zorunda kalacağım diye düşünüyorum. Kendi işim olduğunda da çalışanlarıma güvenene kadar yine karanlıkta kalkacağım. Bunun pek bir çözümü yok sanırım şu an. Zaten bizlerin değil bunu devletin düşünmesi gerekiyordu. Maalesef şu an yaşadığımız Türkiye de her şey insanların mutsuzluğu üzerine kurulu. Dün çirkinimle bir film izledik Kader Ajanları diye. Ben çok beğendim film de ajanların biri siz insanlara özgür irade verdik karanlık çağı getirdiniz özgür irade verdik birinci dünya sav...

Sesler, Renkler ve Resimler

Renklerin resimlerin ve müziğin tarif edilemez bir enerjisi vardır. Yıl olmuş 2025 artık bunu kimse inkar edemez diye düşünüyorum. Önceden kendimi kötü hissettiğimde sadece piyano sesinde hiçbir şey düşünmeden koşardım.  Klasik müzikten falan anlamıyorum yanlış anlaşılma olmasın sadece piyano keman ve çello sesinin muhteşem enerjisinin içimde yarattığı duyguları çok ama çok seviyorum. Carol of the bells dinler misiniz ne demek istediğimi az da olsa anlatabilirim diye umuyorum. Beni nerde olursam olayım içimde hıçkıra hıçkıra ağlama isteği uyandıran  Comptine dun autre ete. Bakın utanarak söylüyorum ki şu an asıl bestecilerini hatırlamıyorum ancak içimde uyandırdığı hisleri asla ama asla unutamam. Hiçbir kelime olmadan çalan bu seslerin içimizde uyandırdıkları size de büyüleyici gelmiyor mu? Bazıları müziği zihninde renkli görür. Çalan sesin enerjisi onda renklerle yansır. Net bir şekilde söylüyorum ki ömrünüzde bir kere bile bu anlatmak istediğim şeyle ilgili bir kitap okumuş ...