Kayıtlar

Akarsuya bırakılan mektup

... İncecikti gül dalıydı, dokunsam kırılacaktı. Dokunmadım kurudu. Gitme! Sonbahar oluyorum sonrası hiç... Sonbahar geldi eserekten. Rüzgar estikçe daha çok sarılma ihtiyacı duyuyoruz daha çok sevilmek. En çok bu mevsimde yalnızlığını hissediyor insan. Acizliği, muhtaçlığını. Gözlerimiz birilerini arayarak dolu dolu bakıyoruz etrafa. Ne istediğimizi çoğu zaman bilsek de rüzgar yutuyor kelimelerimizi. Anlaşılmaya olan inancımız o kadar azaldı ki konuşmaktan aciziz. Kelimeler beynimizde yankılanıyor... Sonbahar olduk güneşin ne zaman gittiğini farkemeden. Tek tek dökülüyor yapraklarımız. Ansızın çıplak kalıp soğuyacağız. Bir umut bekliyoruz sevdiklerimizden bir umut... Neden akşam oluyoruz tren kalkınca? Kırlangıçlar birden bire çekip gidince mendiller sallanınca neden tıkanıyoruz? Öyle çok acımasız ki öyle birden bire ki... Bir süre sizi motive eden şeylere anlamsızca bakar oluyorsunuz sanki daha önce hiç onlar sizi mutlu etmemiş gibi..Susmaya olan ihtiyacımız konuşmaya oran...

25. Yaşımdan Sevgilerle

Resim
On beşli yaşlarımda her zaman yirmi beş yaşında nasıl görüneceğimi nasıl bir insan olacağımı merak ederdim. Şimdi 25 yaşındayım... Nasıl bir insanım? Düzene tamanen baş kaldıramadım, bir nevi uyum sağladım. Beklentileri minumum düzeyde, neredeyse hiç bir hedefi olmayan, memuriyet hayatına hay hay diyen, duyguları zorla azaltılmış bir insanım. Evet güzelim. Kırışıklıklarım oluştu göz çevremde; morardı, karardı göz altlarım yine de güzelim. Çoğu şeyi önemsemez oldum. Gelecekteki halimi, yerimi, işimi... Dünyadan korkar oldum. Bir çocuk getiremeyecek kadar hem. O kadar kötü ki her şey; insanlar, hava, enerji belki de evren... Tamamen de değişmedim ama. Hala açık sözlüyüm hala dobra...Belki de daha kibar,daha düşünceli, daha olgun. Gelecekte ilk kitabımı 30 yaşında çıkaracağıma kendime söz vermiştim. Sanırım bu hedefimi gerçekleştiremeyeceğim. O kadar amaçsızım işte o kadar dağılmış. Bu düzene o kadar çok kapıldım ki bir ara ruhumu kaybediyordum,insanlığımı da. Sonra bir gün kalkt...

AŞK Var mı? Varsa da Gerekli mi?

Resim
Bir arkadaşımla  konuşurken artık aşkın varlığından,  gerçek olduğundan emin değilim dedim. O da bana insanlar için olmasa da aşk var dedi ve bunu söyleyen romantik olmayan bir insandı. Aşk neydi? O görmek istediğin insanı gördüğünde yavaşlayan zaman, arkada çalan şarkı, havada esen rüzgar mı? Yoksa bunlara sebep olan duygu mu? Peki ya sadece o insanı görmek? Piyanoyu çalan kişinin parmaklarından çıkan notalar mı, notaların piyanistin parmaklarında can bulması mı? Şarkı söyleyenin ağzından çıkan nağmeler, Dansçının vücudundaki ahenk mi ? Aşk ya çok özel bir şeydi ya da fazlasıyla sıradan. Herkeste olan bir alışkanlık ya da insanlarda görülen nadir bir IŞIK. Belki de auralarından yansıyan farklı bir renk.. Hangi formda olursa olsun; ister bir canlının eşyaya ya da canlının canlıya duyduğu, aşk vardı. Peki ne kadar gerekliydi? Aşkta asıl olan  ruhumuzun doyması ve tamamlanmamız. Adına şiirler, kitaplar, şarkılar yazsak da insan insana aşık olmadan da yaşa...

Yalnızlık

Resim
Yalnızlığınızın sebebi, acınızın çığlığını duyan daha önce yalnız bıraktığınız biriyse utanıyorsunuz kendinizden. Şöyle bir bakıyorsunuz halbuki onun yanından tam hissederken gitmişsiniz. Bir süre sonra hiçbir şey yetmiyor değil mi? O karmaşıklığa kapılıp, kendinizi kafeste sıkışmış gibi hissedip kaçıp gitmişsiniz. Düşünmeye ihtiyacınız yok sanıp, acıyla, sinirle, belki de nefretle... Aylar geçti peki ne oldu? Zaman geriye alınıp telafi edilemeyecek kadar çok yandı. Hatalar yaptınız. Hatalar yaptık. Af dilediniz mi? En önemlisi siz kendinizi affettiniz mi?

SESSİZLİKTE YANKILANANLAR

Resim
- Neden böyle yapıyorsun? - Bana bu duvarları sen ördün. Beni yaka paça hayatından çıkardın nasıl davranmamı bekliyorsun? - Daha arkadaş canlısı... - Öyle davranmam mümkün değil. Sen ördüğün duvarlarının arkasındasın. Anladım ki bizden hiçbir şey olmaz... - Yarın ölecek olsan yine de böyle mi davranırdın? - Yarın sen ya da da ben ölecek olsak yine de böyle davranırdım. (yüzü acı çekiyordu) - Beni hiç merak etmiyor musun? - Geceleri hala uyuyamıyorum. Sabaha kadar seni merak ediyorum. Neyi bilmek istiyorsun? - Sana neden şu an sarılamadığımı... - Bunu sen istedin. İstersen aylarca düşün dedim sana yalvardım. Sen terk etmeyi seçtin ve gittin! - Ayrıldığıma pişman değilim sadece özlüyorum... - Her şeyin bir bedeli vardır. Sen bu bedeli kaldırabileceğini söyledin. Kendine hiç fırsat tanımadın. Kadın sustu. Anlıyordu; ayrıldığında özlediğin zaman görüşemiyordun, konuşamıyordun. İki tanıdık olamıyordun. Çok şey istiyordu muhtemelen. Kapı çaldı ve adamın yanından...

Ölebilme İhtimali

Resim
Hayat güldüğümüz ve ağladığımız anlardan ibaret... Geriye dönüp baktığımızda ya çok üzüldüğümüzü ya da çok sevindiğimizi görürüz. Mutluluk ve acı aynı bu resimdeki gibi her zaman iç içedir. Yaşıyoruz. Kaç yaşındasınız? Yaşınız kadar sene yaşadınız ve hala nefes alıyorsunuz. Şu an bu satırları okurken hala hayatta olacaksınız. Peki ya yarın ölecek olsaydınız? Ben eminim ki insanlar bir gün zamansızca, bir an da yok olacaklarını hatırlayabilseler asla şu an davrandıkları gibi davranmazlar. Dün neden kızdın o çocuğa? Annen de her an ölebilir "Özür Dilerim" diyemediğin için o kadınla tartışmanın vicdan azabını sen de ölene dek çekeceksin. Arkadaşına o çok istediği hediyeyi maddi durumun müsaitse al hadi, kalk ve hazırlan kardeşini yemeğe çıkar... Ve aşk... Aşk'ın duygusu ölümsüz olsa da bizler ölümsüz değiliz. Neden hoşlandığın kadına veya adama bunu itiraf etmedin? Bir kahve içmeyi teklif edebilirsin bugün varsın ama yarın olmayabilirsin... Sürekli bir ko...

Eksik, Eksilen , Eskimeyen...

Resim
Hani bazen olur  ya yolda yürürsünüz, bir kafede arkadaşlarınızla kahve içersiniz, yağmur yağıyordur siz laptop kucağınızda dizi izliyorsunuzdur; bir şey eksiktir yine de. Tanımlayamadığınız, sesli olarak kelimelere dökemediğiniz, sizi huzursuz eden. Nedir o eksik şey? Aşık olduğunuz mu yanınızda değil? En yakınınız mı vefat etti? Kardeşinizi aylardır görmüyor musunuz? Hayır hayır bunlardan hiçbiri değil öyle değil mi? Yaşadığınız dünyada sizi anormal hissettiren bir türlü ruhunuzda doygunluğa izin vermeyen bir eksiklik bu. Kimisi adını yalnızlık koymuş. Yalnız da değilseniz vay halinize... Zaman hızla keyfinizden yoksun bir şekilde akıyorsa peki? Her zaman ki eylemleriniz size sıkıcı ve anlamsız gelmeye başladıysa? Yatağınızda tek başına uyuyamıyor musunuz? Evet bu muhtemelen sevdiğinizin eksikliği. Her şeyi çiftten teke düşürmek ilkte özgürlük gibi gelse de ne kadar da acı veriyor öyle değil mi? Çalan her şarkı mı aşk dolu olur! Herkesin mi sevgilisi mi var! Neden herkes e...