Klavye Kraliçesi

 İnanılmaz değil mi? Hiç bitmeyecek gibi geçen temmuz ve ağustos ayları bitti... Hele ki ağustos ayı bana bir yıl gibi gelirdi enerjisi ağır sıcak ve bunaltıcı olurdu. Bu yıl yaz mevsimi bir çırpıda bitti. Bir çırpıda geçen ömrümüz gibi...  Okuduğum kitapta Aşk Delilere Mahsustur yazıyordu. Bunu okuyunca yazma ihtiyacı duydum çünkü bana aşık olan bir zırdeli. Bende onun bu halinin delisiyim. Delilere has bir şekilde yıllarımız oldu. Farklı olarak benim delim pamuk gibi. En güzel parfümleri gölgede bırakacak, içime çektiğim an bütün sakinleştiricileri çöpe attıracak bir kokusu var. Kalbi yaşanılması gereken zamanları hatırlatırcasına güçlü ve sesli atıyor. Sanki zamana yetişmeye çalışıyor gibi çok hızlı. Gözleri fazla derin benim içimde boğulmak ister gibi hayranlıkla bakıyor. Güneş gibi sımsıcak. İçinde hiç ölmeyen ve büyümeyen sadece benim ilgime aç bir çocuk var. Kararsızlıktan hoşlanmayıp bu hayatta gördüğüm en kararsız insan. Beni hem sinirlendiriyor hem de kocaman sarıp k...

     Koşarken yemyeşil yaprakların solmaya başladığını bazılarının da döküldüğünü fark ettim. Havanın sıcaklığından sonbahar hiç çaktırmadan geliyor ancak ben solan yeşillerden bunu hüzünle gördüm. Yer yer dökülen yapraklar beni hep hüzünlendirir... Aklıma sadece "Gitme sonbahar oluyorum sonrası hiç" dizesini içeren şiir gelir. (Akarsuya bırakılan mektup).  Yıllar sonra Çirkinle üzerimize iletişimin anlayışın ve saygının güzelliği çöktü. Kusursuzluk aramaktansa birbirimizi olduğumuz gibi kabul edip anlayış göstermek bizi daha çok yakınlaştırdı. Tatlı sohbetler ve kahkahalar sürekli etrafımızı sarıyor. Her şeyin olabileceğine olan inancım bu kadar yıl sonra değişen ve gelişen bizle daha fazla. Sağlık durumlarımız bu ara çok dalgalandı son zamanlar ben iyiyken o kötü ben kötüyken o iyiydi. Yine de bu günlerde daha iyi hissediyorum. Güzel haberlerde var tabi çirkinimin ofisini kiraya vermesiyle benim mezun olduğumu öğrendiğim gün aynı güne denk geldi. Kutlamasını henüz ...